Mesleki Yaşamı

Küçük yaşta babamı yitirince, bir an önce hayata atılıp ailece  geçimimizi sağlayacak  bir meslek sahibi olmak dan öte bir düşüncem yoktu..
Orta Mektebi bitirince İki yıllık bir Meslek Mektebi olan Ankara da ki Kadastro Mektebine kaydoldum.Memuriyet garantisi,hatta kısa sürede iş  ümidi olmadığı için evraklarımı aldım Adana Ziraat Mektebine başvurdum, Riyaziye Notum düşükmüş,yedeğe alındım,sıra gelmedi. Orası da olmadı.
Liseden başka gideceğim yer kalmamıştı. Mersin de  de Lise yoktu,birazda güçlükle Adana Lisesine kaydolabildim.
Lise den mezun oldum, ama bir an önce geçimimize yar olacak bir meslek mektebi arayışım sürdü,
Bir yıllık Kadastro Mektebi  vardı. Burs ‘u yeterli değildi cesaret edemedim.
Gazı Terbiye’ Parasız Yatılıydı Orta Okul Öğretmeni olunuyordu. Edebiyatım iyi idi, başvurdum, Yazılı İmtihanı kazandım, Ankara’da Sözlü imtihan’a çağrıldım  İmtihan çok iyi gitti, bana dışarıda bekle dediler, sonra içeri çağırıp,  ‘’ Evladım Edebiyat bilgin güzel, fakat (Şiven bozuk, Güneyisin,senin kusurun yok) )’ dediler. , Edebiyat Hocası olacak kişinin ağzından kelimeler su gibi akmalıymış’’  Biyolojide bir münhal varmış, istersen oraya alınman mümkün dediler. Orta Mektep de zor sınıf geçtiğim bir ders.,   başaramazdım, Pazartesiye kadar sürem vardı, düşüneyim dedim.
O  arada bir tesadüf Ankara da rastladığım bir hemşerimiz   Ankara Hukuk Mektebinden söz etti Üç yıllık bir Meslek Mektebi. . Devam mecburiyeti yokmuş, Mezunlar kısa sürede Hakim ve Savcı olarak atanabiliyormuş. Gidecek yer dek almamıştı, Oraya kayıt oldum.
Bir duyum aldım, Mektebe gittim. Kapı önüne konulan bir kara tahta da ; ;   Ankara Üniversitesinin kuruluşu nedeniyle Hukuk Mektebinin Fakülte haline dönüştüğü öğretimin dört yıla çıkarıldığı, dileyenin evraklarını alabileceği bildiriliyordu. Artık Yeni Okulumuz olan Ankara Hukuk Fakültesinin Tedrisata başlamasını beklemekten başka çaremiz kalmamıştı.
Kadastroculuk,Ziraatçılık,Öğretmenlik derken hiç aklımızda olmayan bir meslek de yer tutmuştuk.
Devam Mecburiyeti olmadığından  Dersler başlayınca Ankara’ya gelip,kitap,Not temin edip Mersin ‘e dönüyor, iş bulup çalışıyorduk.İmtihanlara yakın Ankara’ya gelip , kendimizi derslere veriyorduk..( Üssümizan )denilen  bir usul vardı. Bütün derslerden geçer not alsanız dahi, belli bir rakamı tutturamazsanız, sınıf geçilmezdi. Buna rağmen azmettik, dört yılda Fakülteden doğrudan mezun olduk.
Artık yeniden yaşam düşüncesine daldık.
. Fakültede okurken Mersin de, Mersinin tanınmış Avukatlarından  (Rahmetli Faik Saracoğlu)  ile tanışmıştım.. Kendisi daha önce Tarsus da Sulh Hakimi imiş. Hem  Ceza,hem hukuk kısmına bakarmış. Çalışkan bir Hakimmiş. Bir ara Kararlar birikmiş, yazılması gecikmiş.Bu yüzden  Uyarı Cezası almış. Buna çok üzülmüş ve görevinden istifa etmiş. Avukatlığa başlamış
Fakülteyi bitirince sakın Memuriyet isteme, Avukat ol demiş ve başından geçeni anlatmıştı..
Ben Memuriyet işine yabancı değildim. Babamın  uzun Memuriyet döneminde görme durumu zayıflamış, Emekliliğine çok az bir süre varmış,ancak memuriyetten  meydana gelmediği nedeniyle az buçuk bir İkramiye ile görevden almışlar. Aslında o tarihlerde Latin Harfleri kasbul edilmiş,defterler buna göre hazırlanacağı için babam çok geç vakitlere kadar Dairede çalışıyordu. Göz zafiyetinin asıl nedeni beklide bu idi. Onun için sonradan yanında Staj yaptığım o Avukatın dediğini yaptım. O yıllarda Hakimlik, Savcılık istekleri için Devlet çok nazlı değildi,çünki elli,altmış adet Hukuk Fakültesi yoktu. Sadece iki taneydi.
1944 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezuniyet Diplomamı alıp,Avukatlık Stajı için Mersin Baro Başkanlığına başvurdum ver Staja başladım.

Mevcut Avukatlar Hakimlik veya Savcılıtdan emekli olan kişilerdi..
Mersin de Staj yapan sadece iki kişiydik. Staj iki seneydi,Adli tatil sayılmıyordu ve imtihanla Avukat olunuyordu.
Dört yıl sıkıntılı bir Staj ve Askerlikten sonra 1948 Yılında Avukatlık Ruhsatına kavuştum.
Mersin o yıllarda Ekonomik yönden hareketli bir durum yaşıyordu. Kara ve Deniz Ticareti güçlüydü. Kambiyo Merkezi olması nedeniyle, Doğu,Güney Doğunun Döviz Davaları Mersin de görülürdü, Hatayın Ana Vatana kavuşması nedeniyle Kaçakçılık artmıştı.
Mersinin yerlisiydik,ailemiz iyi tanınırdı,ama ilk yıllar İş sıkıntısı çektim..
Zaman lehimize çalıştı.. Tanınmak da daha fazla beklemedik.
Bir taraftan dava işleri ile uğraşırken, Baro yönetimi ile de ilgiliydim. Yönetim Kurullarında görev aldım. 1964 yılında Baro Başkanlığına Adaylık koydum. Baro Başkanı oldum. Her yıl Adaylığım sürdü, 10 Yıl seçildim. İşlerim arttı, Adaylıktan vazgeçtim.
Bu arada Türkiye Barolar Birliği kurulması ve Yeni bir Avukatlık Kanunu ile, Baroların Adliye Vekaletinin Vesayetinden kurtarılması için Ankara Barosu , Türkiye Barolarını Ankara’ya davet etti. Mersin Barosunu temsilen ben bulundum. Yeni bir Avukatlık Kanunu Hazırlama Komisyonuna, Mertsin Barosunu temsilen katıldı. Halen Mer’i 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu hazırlandı, 7.7.1969 tarihinde Türkiye Barolar Birliği kuruldu, Ağustos ayında yapılan  ilk seçimde ben de Denetleme Kurulu Üyeliklerinden birisine seçildim.
Fiili Avukatlığı bıraktığım halde, Baro da üyeliğimi hep sürdürdüm ve bu konuda bir görev düşmüşse, çalışmayı hiç esirgemedim.
Fiili Avukatlık da fazla dosyam olmadı. Döviz ve Kaçakçılık dışında Ceza Davalarına girmiyordum. Devamlı müşavirliklerim içerisinde Fabrikalar olduğundan İş Davaları oluyordu, bunlarda işlerim arasında yekûn tutuyordu.
Mesleki faaliyetim  daha ziyade Mersinin Büyük Ticari Müesseselerinde  Hukuk Müşavirliği şeklinde  oldu ve  Fiili hizmeti bırakıncaya kadar da sürdü..
Bir kaç önemlisi şöyleydi.
İlk Müşavirlik tecrübem  Umumi Mağazalar Hukuk Müşavirliği idi. Baro’ nun  Müşavirlik için  belirlediği ücreti Müessese kabul etmeyince ayrılmak zorunda kaldım.
Çukurova Sanayi İş.TAŞ. Müşavirliğim 25 yıl devam etti. Sözleşme gereği, Hergün Tarsusa gidip –gelmem şartı vardı.Yaptım,   Oradan Sigorta emeklisi oldum, Anadolu Cam Sanayi AŞ. de  Arazi alımı sırasında  Hukuk Müşaviri oldum, emekliliğime kadar sürdü. Yapı Kredi Bankası Mersin Şubesi , Tüdaş Tarım Ürünlerini Değ.Aş,Müşavirliklerimde uzun sürdü,İş artışının ücrete yansıması nedeniyle istifa ile ayrıldım.Kuzeyman Deniz Acentalığı İş yerinin faaliyetine son vermesi,İnterbank Mersin Şubesini kapatmaları nedeniyle son buldu. Nebil Hayfavi  ile iyi götürüyorduk, Firmasını Istanbula taşıdı. Bana İstanbul için iyi teklifler yaptı, Mersini bırakamazdım, öylece ayrıldık.
Önceden aklımın ucundan geçmezken edindiğim Hukukçuluğu benimsedim. Mesleğimi sevdim. Oğlumda Torunum da Avukat.
İlginç  bir durum oldu.  Halen devam eden bir Dava  var. Zamanında ben takip ediyordum,şimdi oğlum , mazereti olduğunda torunum takip ediyor.  Bir   davanın Dede-Torun’a kadar devamı önemli bir gazetemizin  Mersin Muhabiri dostumuzun dikkatini çekdi,haber  yapılacakdı. Ancak müvekkilimiz Firma adının yazılmasını uygun bulmadı.Haber değerini yitireceği için karşılıklı yayından vaz geçdik.
Meslek yaşamımı sürdürdüğüm Mersin Baromuzun mukayeseli son durun-munu da şöylece belirtmek dec yarar gördüm.
1944 Yılında Baroya Stajyer olarak kaydolduğumda Baro mevcudu  İlçeler dahil, 21 Avukat idi. 2012 yılı Mart itibariyle bu sayı 1326 dır. Benim Baro Sicil numaram 45 dir. Belirttiğim tarihde son kaydolan Avukatın Sicil numarası 2334 dür.

Bir Cevap Yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

clear formSubmit